1 Kasım 2008 Cumartesi

-ELEMENT-


İlk olarak albümün oluşma süreci nasıl gelişti?
K: Baştan başlayayım. Biz 1995’ten beri beraberiz. Daha çok cover projeler ile Taksim’de çeşitli barlarda çalıyorduk. Daha sonra 2002-2003 yıllarında grubun ismini de değiştirerek kendi albümümüzü, kendi parçalarımızı piyasaya vermek istedik. 2002’nin başından beri uğraşıyoruz. 3-4 parçamız hazır olduktan sonra kısa bir demo çalışması yaptık ama piyasaya sürmedik. Sonra 2005’in sonlarına doğru artık iyice ciddileşmeye başlayınca olay mix’leri Serdar Öztop’un stüdyosunda kaydettik, mastering’i Tufan halletti. Başta parçaları İngilizce yapmıştık ardından Türkçeye çevirdik onları ve 2007’nin ortalarına doğru da piyasaya çıkmış olduk.
T: Aslında bir yılda da bitirebilirdik.
İsmail: Aynı zamanda askere gidenler filan oldu.
K: zaten hepimizin işi olduğu için ancak akşamları bir araya gelebiliyoruz filan derken böyle uzadı.
1995 yılından beri berabersiniz ancak 10 yılın ardından bir albüm kararı aldınız bunun sebebi nedir?
T: Piyasada bu işi yapanlar, rockçıyız diye geçinenler sinirimize dokundu bu yüzden:)
K: :) Yok ama şaka maka rock adı altında yapılan müzik biraz kirletildi gibi geliyor bize. İsim vermeye gerek yok ama televizyonu açtığımızda “biz rock yapıyoruz” diyenler ya da Rock’n Coke gibi festivaller filan. Çünkü alakası yok içeride rock çalınmıyor.
Parçaları Türkçeye çevirdiniz ama aynı zamanda İngilizce parçalarda mevcut?
K: Evet. İki tane parçanın hem İngilizcesi hem de Türkçesi var.
T: Şarkılar zaten ilk önce İngilizce olarak yapıldığı için iki tanesinin de orijinalini koyduk.
Parça oluşumları nasıl gerçekleşiyor, sözler kime ait?
K: Sözlerin tamamını ben yazdım. Besteler hepimize ait. Sadece üçüncü şarkımız ‘Yanıma Gel’ in müziğini bir bilgisayar oyunu olan Silent Hill’den aldık. Bir Japon tarafından yapılan enstrümantal, duygusal bir şarkı. Ve yine o şarkının sözlerini oyundaki hikayeye göre yazdık. Oyunda, eşi 3 sene önce vefat eden bir adam 3 sene sonra ondan bir mektup alıyor “Her zaman buluştuğumuz o romantik yerde seni bekliyorum” yazıyor ve oyun adamın eşini aramasıyla geçiyor. İlginç yani:)
T: Parça oluşumlarında ise hiç adam akıllı stüdyoya kapanıp da hep beraber bir şeyler çaldık diyemeyiz. Birimizin aklına bir şey geliyor onu kaydedip diğerine paslıyoruz. Sonra o kişi de kendi partisyonlarını ekliyor ve derken şarkı oluşuyor:)
Albümünüzün sound’undan bahsedelim birazda...
K:
albümde genel sound 80’ler yani şuanda Türkiye’de nadir, az kalmış, soyu tükenmekte olan bir tarz. 80’lere biraz geri dönmek amacıyla yaptık bide bizim yıllardan beri dinlediğimiz müzik. Hani kolumuzu kessek hard rock akacak derler ya o tarz bir yapımız var. Biz bu müziği severek çalıyoruz ve yumuşatmayı da hiç düşünmüyoruz. Gitarın, bassın, davulun ön planda olduğu bir 80’ler sound’u Avrupa’da hala olmasına rağmen Türkiye’de çok az kaldı. Yeni gençlik ağırlıklı olarak hep alternatif rock dinliyor. Yıllardır ne yapıyorsak, kendi tarzımız ne ise onu yansıtmak istedik bu albümde. Sözleri ilk başta İngilizce yapmamızın sebebi de bu aslında yıllardır hep İngilizce çaldık, 80’lerin müziği de bir Amerika’dan bir Avrupa’dan doğduğu için biz de ilk olarak bir İngilizce başlayalım dedik. Fakat daha sonra konuştuğumuz kişiler, bu işin duayenleri bize dediler ki bu albümü İngilizce yaparsanız albümünüz yerlerde sürünür mutlaka içine birkaç Türkçe parça da koyun. Bizde öyle yaptık.
Peki albümün temasından bahsedecek olursak?
K: Tabiî ki her zamanki gibi aşk var. Bunun dışında politikacıların dünyayı cehenneme çevirmesinden bahsediyoruz. O yüzden “Cehennem” albüm adımız. Bunlar dışında ölüm korkusundan bahsediyoruz. Mesela ‘Son Dakika’ isimli parçamızda ölüm korkusundan bahsediyoruz. Bir insanın bir kazadan sonra ölmek üzere son bir dakikada neler hissettiğinden bahsediyor.
İlk klibinizi ‘Cehennem’ parçasına çektiniz bu süreç nasıldı? Başka klip düşünüyor musunuz?
K:
Biraz uzun bir dönem oldu çünkü klip konusunda nasıl yapacağız, kiminle çalışacağız finansı nasıl yapılacak gibi konularla çok uğraştık. Zaten klibimiz politik temalar içerdiği için pek yayınlanmıyor.
İ: Bu birazcık piyasayı pek bilmememizden kaynaklanan bir şey.
K: Yıllardır müzikle uğraşıyoruz ama müziğin ticari kısmına hiç girmediğimiz için biraz uzadı. Yıllarca hobi olarak uğraşım birden bu kısmına geçince tam adapte olamıyor insan. Yavaş yavaş öğreniyoruz:)
T: İkinci bir klip daha düşünüyoruz ancak üçüncü henüz soru işareti.
Yerli piyasada takip edip, beğendiğiniz gruplar var mı?
T: Pentagram var benim sevdiğim.
K: Evet Pentagram, belki Cem Köksal olabilir. Onun dışında pek yok yani.
İ: Şebnem Ferah da baya iyi, özellikle son albümü.
Peki ya yabancı gruplardan etkilendikleriniz?
K: Hepimizin çok sevdiği Iron Maiden, Helloween, Kamelot, Stratovarius, Savatage...
İ: Nightwish var.
K: Evet bir Finlandiya ağırlığı var.
Albüm kapağınız oldukça ilgi çekici...
T: Albüm fikri oluştuğu anda bir kapak peşine düştük zaten. Yarı amatör ve amatör grafikerlerin çalışmalarında tarama yaptık. Ardından bir Amerikalı grafiker tarafından yapılmış ve şuan albüm kapağımız olan kapağı bulduk. Onunla irtibata geçtik, ücreti ödendi. Birebir koyulmadı biraz oynandı ama %70’i orijinal hali.
K: Dehşet havası veriyor ve bu çok hoş.
T: Evet orda karanlık bir şey var “Cehennem” adı ile uyumlu oluyor.
K: Hatta birkaç ay beklememiz gerekti çünkü kapaktaki ağlayan kızın ailesi razı olmadı, neyse ki sonradan oldular :)
“Neden Element” diye klasik bir soru sorayım:)
K: Hem Türkçe hem de İngilizce olması önemli.
T: Hem o hem de albümde bütün enstrümanlar tek tek duyuluyor, ve her birini bir element olarak düşündük. Ve grubun adını da böyle koyduk.
Müzik dışında neler yapıyorsunuz?
Kıvanç: Müzik dışında herkesin ayrıca işi var. Zaten hepimiz üniversite mezunuyuz, çoğunlukla aynı üniversiteden.
Tufan: Evet, hepimiz ayrı ayrı işlerde çalışıyoruz. Müzik hepimizin ortak hobisi sadece.

İpek ATCAN
Blue Jean - Eylül 2007

Hiç yorum yok: